Neden bu işi yapıyoruz?
Çünkü biz zaten konuşuyorduk.
Gerçekten… Oturup saatlerce, konudan konuya atlayan, bazen kahkahaya boğulan, bazen öyle bir sessizlik olan, ama kimsenin o sessizliği bile bölmek istemediği muhabbetler vardı aramızda.
O muhabbetlerde dert vardı, şaka vardı, analiz vardı, hayatın ta kendisi vardı.
Sonra bir gün fark ettik:
“Bu sadece bizde olmamalı.”
Çünkü etrafımızda birçok insan, gerçekten duyulmaya ihtiyaç duyuyor. Konuşuyorlar ama dinlenmiyorlar.
Soru soruyorlar ama cevap gelmiyor. Gülüyorlar ama paylaşamıyorlar.
Ve biz o boşluğu gördük.
Derdimiz fenomen olmak, milyon izlenmek, viral olmak falan değil.
Biz zaten kendi aramızda kurduğumuz o samimi, filtresiz ve doğal ortamı kayda aldık.
Çünkü biliyoruz ki…
Bazı şeyler konuşulmalı.
Bazı şeyler kaydedilmeli.
Ve bazı insanlar yalnız olmadığını duymalı.
Mizah bizim dilimiz, zeka bizim filtremiz.
Bazen sadece saçmalıyoruz. Çünkü saçmalamak da bir ihtiyaç.
Bazen çok derine iniyoruz. Çünkü bazen yüzey yetmez.
Boşcast’i kurarken kimseden onay almadık. Gerek de duymadık.
Çünkü bu bir yayın değil, bir kafa yapısı.
Buraya gelen herkes bir şey arıyor.
Kimisi kafa dağıtmak, kimisi kafa açmak…
Ve biz ikisini de yapabilecek bir dil kurduk.
Burada rol yok. Burada “format” yok.
Gerçek neyse o.
Kimsenin üstüne düşünülmüş cümleler ezberlemediği bir yer burası.
Bazen güldürürüz, bazen dondururuz.
Ama her zaman sahiciyiz.
Bu yüzden buradayız.
Çünkü bazı boşlukları sadece iyi bir muhabbet doldurur.
Ve biz tam da o boşluğa talibiz.
